Adana Altın Koza Film Festivali tüm heyecanı ve keyfiyle devam ediyor. Onlarca film ve belgesel önümüzden akıyor. Merakla beklediğim bu belgesellerden biri de “Telvin” di… Kelime anlamı “halden hale geçmek” … Telvinin karşılığını müzikte bulmaya çalışan üç müzisyen; Erkan Oğur, İlkin Deniz ve Turgut Alp Bekoğlu. Tekrarın ve rutinin uzağında, doğaçlama bir yaşam felsefesinin müzikteki karşılığını arayan üç kâşifin, müzik gezgininin hikâyesi…
Cesur bir deneyim… Enstrümanlarında ustalaşmış ve enstrümanları ile bütünleşmiş üç müzik dehasının müzikal arayışları. Ya da içselleştirdikleri tınıları o an enstrümanlarında dillendirme deneyimleri diyelim. Müzikal yaratının bir üst basamağı…
Artık müzikal yetenekleri kabul görmüş üç müzik seyyahının bu ilginç, deneysel çalışmalarını izlerken, hayatın rutini ve tekrarının boğduğu günlük hayatı sorgulamak… Neden olmasın? Yaşamın her anına defans gösteren insana yeni bir alternatif…
Biraz kendi haline bırakmak. Yaşayan ve rutinle sıradanlaşan tek canlıya, insana yeni bir yaşam felsefesi alternatifi… Yolu uzun bir olmuşluk…. Her ne kadar aşamalarla varılması felsefesine aykırı olsa da, enstrümantal yetenekleri iyice olgunlaşan bu üç müzisyenin cesaretle müziklerini serbest bırakmalarına tanık olacaksınız. Konser taburelerine önlerinde nota kağıtları olmadan oturan ve provalarını ve konserlerini “Önce sohbete başlıyoruz, sonrada çıkıyoruz sahneye… Müzik aletlerimizle sohbete devam etmek bizim yaptığımız şey.” diye tarif eden üç cesur müzik adamı.
Bu felsefeyi bize aktaran belgeselin yönetmen koltuğunda genç bir sinemacı oturuyor; Okan Avcı… Yönetmen belgeselin araçlarını kullanırken, müzikler ve görüntülerde ve röportajların aktarımında, ayrıca ortam seslerinin belgesele katılışında tercih ettiği bilinçli aksamalar ve kusurlar ile sinemasal bir telvin deneyimi çabaladığı izlenimi veriyor… Telvin felsefesine biraz kusurlu bir yaklaşım. Çünkü bu deneysel çaba kanaatimce sinema gibi kurgunun ve yönetimin ziyadesi ile kendini hissettirdiği bir alanda zorlama bir deneyim olacaktır. Ne diyordu müzik adamları; “Telvin, belki de saliseler içinde gelen ile ortaya koyduğumuz tınılardan ibaret…” Hadi zorlasak canlı çekilen bir belgesel deneyimi olmadığı sürece, her karesi üzerinde düşünülen ve sonradan varedilen bir alanda, sinemada telvin biraz kusurlu bana kalırsa…
Gerçi bu benim zorlama bir tahminimden öte de olmayabilir…
Harika bir dinleti… Ve keyifli seyirler…
Bu Eleştiriyi Paylaşın!