Gittim Beğendim. Hem de çok. Eve geldim sıcağı sıcağına yazıyorum. Öyle sinema eleştirisi yapacak seviyede değilim. Bunu da söylenenin tam tersini zihinde çok subliminal canlandıracak sahte bir tevazu ile söylemiyorum. Birçok filmdeki birçok noktayı detayı çoğu zaman fark edemem ya da yorumlayamam. Çoğu kişinin fark ettiğini görünce de acayip kıskanırım. Filmi suçlarım. Edebiyat okudum, yediremem. O yorumlayamadığım hikayeler şiirler gelir aklıma. Kabul edemem. Reddederim. Ben anlamadıysam yoktur öyle bir şey arkadaş! Emin olun bu yorumu öyle ne kadar iyi analiz ettiğimi göstermek için değil, sadece bu fark ettiklerim -ya da kendi uydurduklarım- belki hoşunuza gider de filmden aldığınız keyif artar diye yapıyorum.
Film gerçekten arzuladığım keyfi bana yaşattı. Bu gerçekten zor. Acayip bir beklentiyle izledim filmi. Bir Cem Yılmaz filmi. Kolay değil beklenti çıtasını aşağıda tutmak. Bir diğer neden film zevkini takdir ettiğim kişilerden gelen çok sağlam tavsiyeler. Çoğu zaman onlar olmasa yaşayacağım muhtemel bir keyfi hayal kırıklığına dönüştüren bu tavsiyelere ve sahiplerine bu kez teşekkür ediyorum. ARZU’larım ZAFER’e döndü.
Bir zafer benim için bir filmi beğenmek. Arzuladığım keyfe kavuşmak. Keyfim anlamak. Bir filmin çoğunluğunu anlamazsam çok huzursuz oluyorum. Tamamını anlarsam da bir daha izlemiyorum. Tekrar tekrar izlediğim filmler hep çoğunluğunu anladığım fakat her izlediğimde yeni bir şey keşfetmeme olanak sağlayan filmler. Bu da ana hikayenin ya da temel mesajın kolay anlaşılırlığı sayesinde oluyor. Bu anladığımı hissedip rahatlama sebebim. Rahatlayınca aldığım keyif artıyor.
“Pek Yakında”nın ana hikayesi de oldukça sade. Detaylar bir o kadar zengin. Ana hikayede rahatladım. Detaylardan çok keyif aldım. Birçok detayı kaçırdığıma eminim. Onlar birkaç defa daha izleme sebebim olacak.
Film kurgusu, farklılığı, o gerek detaylarla gerek ana hikayeyle yarattığı farklılığın içindeki aşinalık duygusu, yeniyi eskiden hareketle yaratma keyfi, beyazperde emeğine verilen selamlar, oyuncu seçimleri, sürprizleri, detayların bağlanışı ya da verdiği keyif, göndermeler, espriler, renkler, kostümler, mekanlar, nesneler, postmodern ögeler final çok hoşuma gitti. Gerçek-Hayal Komik-Ciddi arası git gel bir film. O huzursuzluğu hissediyorsunuz. Karakterler de ona göre şekillenmiş. Bir tık gerçek ötesi bütün karakterler. Bir tek Zafer karakterinin eşi gerçekçi geldi bana.
Bu kadar sanal karakterin arasında olmamış bu dedim. Kendimce eleştirdim. Her karakter bir tık gerçek ötesi ama karısı gerçek. Sonra düşündüm. Problemi var Korsancı Zafer’in karısıyla. Boşanmak isteyen karısını tekrar elde etmek için bir film çekiyor. Film bir hayal. Ahben’in hayali. Bunu da “gerçeğe ulaşmak için hayali kullanmak” olarak yorumluyorum rahatlıyorum ben. Kasıtlı mı yaptı bunu Cem Yılmaz onu bilemem. Ben rahatlar geçerim.
Bir de olumsuz görüş yazayım nazar boncuğu olsun. Cem Yılmaz’ın oyunculuğu biraz yapmacık geldi bana. Filmin gerçek ötesi tavrından farklı bir yapmacıklık. Repliklerin ezbere olduğunu bilsem de hissetmek istemiyorum ben. Hissettim. Benim gereksiz beklentim belki. Geçelim. Gözüme çarpan ufak bir detayı paylaşıp bitireyim. Boğaç Boray karakteri filmin sonlarına yakın bir bölümde bir rubix küpü alıyor eline. Filmde daha önce görmediğim ya da fark etmediğim ve filmle pek ilgisi yokmuş gibi görünen bir iki saniyelik bir sahne. Şu geldi aklıma. Rubix küpünün ortasındaki renkler sabittir. Etrafındaki renkler ne kadar değişirse değişsin merkez yerinden oynamaz. Küpü çözebilmek için diğerlerini ortadaki renklere uydurmak lazım. Ortadaki renklere kişilik diyelim. Kişilik sabit kalıp diğer unsurlar ona uyum sağladığında problem çözülür. Kişi kendini bulur. Filmin sonunda Zafer kim diye sorulduğunda Zafer benim! diyor “AhBEN’in” filmini çeken Zafer. Zafer ben olmak. Zafer kendin olmak. Bir başkasını oynayarak başka renklere yaranmaya çalıştığında değil kendin olduğunda zafer gelir. Korsanlık sahtelik değil Orjinallik gerçeklik gerekir. Hee zafer de öyle zahmetsiz olmaz. Emeksiz yemek! olmadığı gibi.
Velhasıl kelam, Pek Yakında Korsan değil orijinal film vesselam..
Bu Eleştiriyi Paylaşın!