Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum
Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum


Bir Artı Bir (Sympathy For The Devil)

Bir Artı Bir (Sympathy For The Devil)
Yönetmen
Jean-Luc Godard
Senarist
Jean-Luc Godard
Oyuncular
Mick Jagger
Brian Jones
Keith Richards
Bill Wyman
Charlie Watts
Tür
Belgesel
Yapım
111dk. İngiltere, 1968






Bu filmin tüm sahneleri Londra’da çekildi ve Kasım 1968’de ilk gösterimi yine Londra’da gerçekleşti. Filmin ilk gösteriminden sonra Godard yapımcısını yumrukladı: Çünkü yapımcı ona danışmadan filmin anlatımını değiştirecek bir değişiklik yapmıştı (Rolling Stones’un şarkısının satış kopyası kayıdını filmin sonuna eklemişti).

Filmin 1968 yılında çekilmesi bir tesadüf değildir. Filmi anlamak için dönemin geri planını biraz hatırlamak gerekir: 1960’larda ekonomik ve politik gidişatın bir eleştirisi olarak “Karşıt Kültür” hareketi doğar. Amerika ve İngiltere’de 1956 ile 1974 yılları arasında tüm batıya yayılmış olan bu kültürel hareket Vietnam karşıtlığı ile doruğa ulaşır. Karşıtlık ırk ilişkileri, cinsel töreler, kadın hakları ve geleneksel otorite usullerine ilişkindir. 1958 Londra’sında sayısı yüz bini bulan barış yanlısı öğrenci ve pasifistler Trafalgar Meydanı’nda bir araya gelerek sivil itaatsizlik başlatır. Sosyal antropolog Jentri Anders, daha sonra döneme ilişkin olarak şunları söyler; “Kendi potansiyelini keşfetme özgürlüğü, kendi kendini yaratma özgürlüğü, kişisel ifade özgürlüğü, zamanlama özgürlüğü, sıkı tanımlanmış roller ve hiyerarşik statülerden özgürlük.” Sonrasında gelişen Mayıs 1968 Hareketi de Godard’ı etkilemiş ve bu filminde, kitle iletişim araçlarının rolünü, görselin propaganda aracı olarak kullanımını, teknogratların iktidarın hizmetinde oluşlarını, demokrasinin manipüle edilişini, kadın özgürlüğünü ve dilin gücünü kendine özgü bir anlatımla eleştirmiş, görselleştirmiştir.

Film birbirine geçişli olarak aşağıdaki bölümlerden meydana gelir:

Rolling Stones Londra’da bir ses kayıt stüdyosunda “Sympathy for the Devil” isimli şarkının provası sırasında gösterilir ve en iyi performansı yakalayana kadar grup elemanları şarkıyı defalarca tekrarlarlar. Godard böylelikle şarkının sözlerine dikkat etmemizi – ve belki ezberlememizi- ister. Özetle şarkının sözleri aşağıdaki gibidir:

Kendimi tanıtmama izin verin

Zevk sahibi, para sahibi bir adamım

Uzun zamandır buradayım

Bir sürü insanın inancını ve ruhunu çaldım

Yüce İsa acı ve kuşku duyduğu anda bile

Ben buralardaydım

St.Petersburg civarlarında dolaştım

Değişim zamanının geldiğini gördüm

Çarı ve adamlarını öldürdüm

(…)

Tank sürdüm, general rütbesi ile

Yıldırım savaşı çıktığında, ölüler koktuğunda.

(…)

Krallarınız ve kraliçeleriniz onlarca yıl savaşırken

Yarattığınız tanrı için,

Kennedy’i kim öldürdü diye haykırdım

Sonuçta katil siz ve benden başkası değildi.

Ama sizin kafanızı karıştıran

Oynadığım oyunun doğası.

Hani şöyle; her polis bir suçludur

Her günahkar da bir aziz.

Her kafanın bir kuyruğu var.

Siz bana Lucifer deyin…

Çünkü biraz kısıtlanmaya ihtiyacım var.

O yüzden tanıştığımızda

Bana karşı nazik olun, halimden anlayın

İyi öğrendiğiniz politikalarınızı kullanın

Yoksa ruhlarınızı harcarım. Gerçekten yaparım.. [1]

                                                                                                                                                                                                                 JEAN LUC GODARD

Kara Panterler filmin uzunca bir sekansında yer alır. 1966 yılında Amerika’da beyazlar tarafından zenci ırka eziyet devam etmektedir ve buna karşı bir olmak için kendilerine “Black Panthers” denen grup bir araya gelir ve partiyi kurarlar. Devrimci ve aşırı sol görüşe sahip olan parti 1982 yılına kadar var olur. 1980’ler kapitalizmin devleştiği senelerdir – anlaşılan Kara Panterler (de) havlu atarlar… Adına “On Esas” dedikleri 10 maddeden oluşan parti programını 1966 yılında partiye katılan, sempatizanı olan herkese ezberletmişlerdir. Bu on madde özetle şöyledir:

1.Özgürlük istiyoruz. Siyahların kendi geleceklerine karar verme hakkını istiyoruz.

2.Tam gün iş istiyoruz.

3.Beyazların siyahları soymasına son verilmesini istiyoruz.

4.İnsanoğlunun başını sokabileceği bir çatı, ev istiyoruz.

5.Eğitim hakkı istiyoruz. Bu toplumdaki yerimizi tarihi olarak da betimleyen eğitim istiyoruz.

6.Siyahların askerlik hizmetinden muaf olmasını istiyoruz.

7.Polis kuvvetinin siyahlara uyguladığı zalimliğe ve öldürmelere hemen son vermesini istiyoruz.

8.Ülkede bulunan tüm hapishanelerdeki siyahi mahkumların salıverilmesini (af) istiyoruz.

9.Mahkeme önüne çıkan siyahların adil bir şekilde yargılanmalarını istiyoruz.

10.Toprak, iş, aş, ev, giyecek, adalet, eğitim ve barış istiyoruz.

Filmde Kara Panterler’in, araba mezarlığının soğuk atmosferinde Marksist felsefeden bölümler okuması, zenci kültürünün belli başlı isimlerinden (Leroi Jones, Eldridge Cleaver) metinlere yer vermesi, bir araba içinde getirilen, beyazlar giymiş beyaz kadınlara taciz ve öldürme ekseninde film ilerler.

Adı: Havva – Soyadı Demokrasi: Taşralı kıyafetinde bir genç kız film içinde kendisi ile röpörtaj yapan adamın (set içinde set kurulmuş) sorularını sadece “evet” ya da “hayır” diyerek cevaplar. Soruları soran adamın retorik yaptığı sergilenir. Bir kaç örnekle;

Soru: “Adın Cumhuriyet mi?”

Cevap: “Hayır”

Soru: “Taşrada mı doğdun?”

Cevap: “Evet”

Soru: “Entelektüel devrimci olmak için önce entelektüel olmaktan vaz mı geçmek lazım?”

Cevap: “Evet”

Soru: “Kültür bir zorunluluk mu?”

Cevap: “Evet”

Röpörtajı yapan kişi kameraman’a dönerek;

“Demokrasiyi yakından izle…”

Kameraman cevap veriyor;

“Tabiki…”

Soru: “Kültür denen şeyin sanatsal yaratıcılığı azalttığını düşünür müsün?”

Cevap: “Evet”

Soru: “Kültür geçmişten beri yüceltildiği için devrimin imkansızlığını düşünür müsün?”

Cevap: “Evet”

Godard bu sekansta kamerayı ustalıkla kullanır. “S” çizerek hareket eden şaryo üzerinde, kesmeden, doğal akışı içinde röpörtajı izletir.

d) Faşist bir kitap dükkanında, dükkan sahibi olduğu anlaşılan adam bir sağ parti tüzüğünden bölümler okur. Onun okuduklarını aynı anda daktilo eden bir kız, dükkandan kitap/dergi alan müşterilere tape ettiği sayfaları verir. Dükkan sahibi ile müşteriler birbirlerini “heil Hitler” diyerek selamlarlar. Kapı girişinde, içeride iki üniversiteli genç erkek hırpalanmış (!) görünüşleriyle otururlar ve müşteriler alış-verişi tamamlayıp dükkandan çıkmadan önce bu gençlerin suratlarına birer tokat patlatır. Müşteri olarak giren küçük bir kız çocuğunun da bu gençleri tokatlaması ilginçtir… Dükkanın raflarında kadın özgürlüğünü “çıplak fotoğraf verme” özgürlüğüne indirgemiş, bol resimli/az yazılı kitap ve dergiler dikkat çeker.

e) Filmde ara ara ve her defasında farklı kişilerin gerçekleştirdiği duvara yazı yazma eylemi gösterilir. Godard bu sahneleri set haline getirilmiş bir ortamda çekmez: Her hangi biri elinde bir kova boya ve fırça ile belirir. Önünden, arkasından arabalar, insanlar geçerken duvara yazılar yazarlar. Bir kaç örnek; “Cinemarkxist”, “Maoist”, “Democracy”…

Godard filmini, taşıyıcı platosunda, beyaz elbisesi kana bulanmış bir kadın ve bir kamera taşıyan vincin (crane camera) yerden yukarıya doğru yükselmesiyle bitirir. Vertov’un “Kameralı Adam”ına gönderme yapar gibidir. Geri planda Rolling Stones’un film boyunca oluşumunu izlediğimiz “Sympathy for the Devil” isimli şarkısı çalar. Böylelikle Godard’ın yapımcısını neden yumrukladığı anlaşılır: Godard “ham” şarkının, öz’ün peşindedir. Şarkının olmuş hali ya da mükemmel kopya anlamı bozar, gerçekten. “Bir Artı Bir” her yönüyle muhalif bir filmdir. Epizodik bir anlatımla izleyicisine, “Bak bunu hiç böyle düşünmemiştim” dedirtir.

[1] Şarkının İngilizce dilinde olan sözlerini orijinalinden çeviren A.Tosunoğlu.


Bu Eleştiriyi Paylaşın!