Tim Burton, gotik atmosferi ve sıradışı karakterleri sinemaya taşıma konusundaki benzersiz yeteneğiyle tanınan bir yönetmen.
Tim Burton, karanlık masalları ve sıradışı karakterleri beyaz perdeye taşıma konusundaki ustalığını bir kez daha Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları ile kanıtlıyor. Bu film, izleyicileri hem çocukluğun masumiyetine hem de tuhaflığın büyüsüne çeken büyüleyici bir hikaye sunuyor bize. Ransom Riggs’in 2011’de yayımlanan romanına dayanan film, eski fotoğraflarla bezeli anlatımıyla ve hikayenin karanlık, gizemli yönlerini daha derinlemesine işlemesiyle dikkate değer.. Film romanın temel olay örgüsünü korurken bazı karakter ve olayları sadeleştirerek daha akıcı bir hale getirmiş. Roman, tuhaflıkların doğasını ve bu tuhaflıkların toplum içindeki yerini keşfederken, film bu temaları daha görsel bir dille sunmuş, valla ne diyim iyi de olmuş.. Bu yüzden film, görsel açıdan etkileyici olmasının yanı sıra, farklı olmanın ve toplumdan dışlanmış bireylerin değerini anlamaya yönelik mesajlar içeriyor. Film, tuhaf karakterlerin dayanışmasını ve farklılıkların önemini vurguluyor, ancak bu mesajlar bazen hikayenin geri kalanından daha belirgin hale getiriliyor ki bu biraz filmi izlemeden önce allahtan kitabı okumuşum dedirtecek türden bir sorunsala dönüşüyor..
Tim Burton, gotik atmosferi ve sıradışı karakterleri sinemaya taşıma konusundaki benzersiz yeteneğiyle tanınan bir yönetmen. Kariyerine Beetlejuice (1988,'Beterböcek'), Edward Scissorhands (1990, 'Makas Eller') ve Corpse Bride (2005,'Ölü Gelin') gibi filmlerle damga vurmuş olan Burton, her zaman karanlık masalların anlatıcısı olmuştur. Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları, Burton’ın filmografisinde bir devam niteliği taşırken, tabi ki onun karakter odaklı hikaye anlatımı ve stilize görsel dünyasının belirgin izlerini taşıyor. Bu film, onun karakterlerin tuhaflıklarını sevgiyle kucaklayan tarzının bir devamı olmakla birlikte, Burton'ın önceki işlerinden daha geniş bir fantezi evrenine açılan kapılar sunuyor.
Burton'ın önceki işlerinden farklı olarak, Bayan Peregrine'de karanlık tonlar daha belirgin ve film, daha dramatik unsurlarla süslenmiş. Yönetmen, grotesk ve tuhaf olanı normalleştirmekteki ustalığını bir kez daha konuşturuyor. Korkutucu ve sıradışı karakterlerin sıradanlaşmasını sağlarken, izleyicinin bu tuhaf dünyaya empatiyle yaklaşmasına olanak tanıyor. Burton, bu dengeyi yaratırken, izleyiciye hem karanlık hem de merak uyandıran bir atmosfer sunmayı başarıyor. Bu konuda yeteneği dikkate değer.
Eva Green’in Bayan Peregrine karakterindeki (Peregrine ismi, Latince kökenli olup 'gezgin' veya 'yolcu' anlamına gelir) performansı, filmin en güçlü yönlerinden biri. Soğukkanlı ve otoriter bir figür olan Peregrine, Green’in performansıyla hem tehditkar hem de şefkatli bir şekilde izleyiciye sunuluyor. Asa Butterfield, Jake karakterinde daha içe kapanık ve saf bir karakteri canlandırırken, Burton’ın anlatısında kaybolan bir gençlik duygusunu güzel bir şekilde yakalıyor. Samuel L. Jackson, filmdeki baş kötüyü oynamanın keyfini çıkarıyor. Marvel filmlerinde Nick Fury karakteriyle daha ciddi ve stratejik bir rol üstlenirken, burada Barron karakterine kattığı mizahi dokunuşlarla tamamen farklı bir performans sergiliyor Jackson ve Marvel evrenindeki disiplinli lider imajının aksine, bu filmde daha eğlenceli ve esprili bir yaklaşım sunuyor. Baş kötüyü oynamanın keyfini çıkarıyor ve Barron karakterine kattığı mizahi öğelerle oynamış da oynamış usta oyuncu.. Ama açıkçası Jackson’ın oyunculuğu filmin tonuna eğlenceli bir katkı sağlıyor, özellikle gerilimli sahnelerdeki enerjisiyle ön plana çıkıyor diyebilirim, bazen yükselen oyunculuğu ile abartıları sizi filmden koparsa da..
Yan karakterler, özellikle Ella Purnell'in Emma'sı ve diğer tuhaf çocuklar, filmin dünyasına renk katmakla birlikte bazı durumlarda hikayenin akışını yavaşlatabiliyor. Karakterlerin büyüleyici tarafları olsa da, bu çocukların hikayedeki rollerinin yeterince derin işlenmediğini düşünüyorum. Her biri kendine özgü yetenekleriyle ön plana çıkan bu çocuklar, filmin fantastik dünyasını şekillendiren önemli unsurlar ama karakterler bana kalırsa biraz havada kalmış, bazı yerler x-men havasında bu nedenle ne yazık ki.
Burton’ın görsel stilinin en güçlü olduğu alanlardan biri şüphesiz atmosfer yaratma yeteneği. Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları, 1940'ların bombalanan İngiltere'sinden, fantastik bir adada "donmuş zamana" kadar farklı mekanlarla izleyiciyi büyülüyor. Özellikle adanın pastoral ve gotik atmosferi, Burton’ın gotik estetiğiyle mükemmel bir uyum içinde. Teknolojininde desteği ile filmin dekoru olağanüstü duruyor diyebilirim.
Filmin atmosferi sadece görsel olarak değil, hikayenin duygusal yoğunluğunu artırıyor ve izleyicinin karakterlerle daha güçlü bir bağ kurmasına yardımcı oluyor. Karanlık tonlar, dışlanmış olmanın verdiği yalnızlık hissini güçlendirirken, karakterlerin içinde bulundukları dünyayla kurdukları ilişkiye dair derin bir anlam taşıyor. Burton, adeta mekanları karakterlerin ruh halleriyle bütünleştiriyor.
Jane Goldman’ın senaryosu, Riggs’in kitabındaki karmaşık olay örgüsünü başarılı bir şekilde sadeleştiriyor. Ancak, bazı duygusal anların yeterince derinlemesine ele alınmadığı hissediliyor ve bu durum, hikayenin duygusal etkisini zayıflatıyor diye düşünüyorum.. Goldman, daha önce Kick-Ass (2010), Stardust (2007) ve Kingsman: The Secret Service (2014) filmlerini yazmış. 'Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları' senaryosunda da karmaşık olay örgüsünü sadeleştirirken duygusal ve fantastik öğeleri dengeleyerek izleyiciyi etkileyen bir yapı kurmuş. Ancak tekrarlıyorum ama filmin bazı yerlerinde olayların hızlı geçişi, karakter gelişimlerinin tam anlamıyla işlenememesi gibi eksikliklere yol açıyor. Yine de hikaye, dışlanmışların dayanışması ve farklı olmanın getirdiği gücü vurgulayan güçlü bir mesaj içeriyor.
Filmin kurgusu genel olarak akıcı olsa da, bazı sahnelerde tempoda dengesizlikler var.. Özellikle filmin ortalarında hikaye ağırlaşıyor ve finale doğru hızlanıyor. Bu dengesizlik, zaman zaman izleyiciyi olayların içine çekmeyi zorlaştırabilir geldi bana. Ancak Burton'ın yaratıcı dokunuşları, bu eksiklikleri büyük ölçüde telafi ediyor.
Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları, Tim Burton’ın hayranlarını memnun edecek kadar tuhaf ve büyüleyici. Gotik atmosfer, yaratıcı karakter tasarımları ve Eva Green’in unutulmaz performansı, filmi güçlü kılan unsurlar arasında. Denenebilir yani...
Bu Eleştiriyi Paylaşın!