1972 Viyana doğumlu Feo Aladağ.. Oyunculuk eğitimi almış, gazetecilik, iletişim, tiyatro ve psikoloji okumuş. Alman televizyon dizisi Tatort’ un senaryosunu yazarak adını duyuran yönetmenin ilk ve en başarılı çıkışı tabi ki “Ayrılık” (When We Leave)…
Bildik Almancı hikayelerinin aksine, Türkiye’ de ki yabancı hayatlara/Almancı kültüre uygulanan faşizmi değil, Avrupa’ nın göbeğinde, bir Avrupa ülkesinin Türk gettosunda, bir kadının uğradığı sosyolojik şiddeti konu ediniyor film.
Avrupanın bir türlü çözemediği, entegrasyona asimilasyon tepkisi vererek kültürel / tabusal / feodal gettolarına hapsolmuş Türkiye vatandaşlarının, bu töre bataklığına bir sosyal eleştiri. Üçüncü neslini oluşturmuş, artık Almanya doğumlu anne babaların çocuklarının bile bir türlü eritemediği bu direnç, artık alabildiğine sosyolojik bir şiddete dönüşerek yüzümüze çarpıyor. Almanlarla yapılan evliliklere olan tepkileriyle, giyim tarzından, yeme kültürlerine kadar hemen her Türkiyesel özelliği korumaya and içmiş, öteki hayatı yaşayan vatandaşlarımız.
Düşünsenize, yer Avrupa, ülke Almanya, cümlemiz yine “Millet ne der? Elaleme rezil olduk”… Bu kendini hiçbir yere ait hissedememe duygusu, baba karakterinin filmin sonunda köyüne, harabe eski evine dönerek babasının yatağı başında yaşadığı ağıtla apaçık gözler önünde. Başarılı bir çalışma, bir tür belgesel. Sadece hikayenin çarpıcı işlenişi değil, alabildiğine reel ifadeleri ile de hayatın tam göbeğinden bir anlatım.
Filmin merkezinde ki Umay (Sibel Kekilli) karakteri ile yalnızca bir Almancı’ nın değil, Almancı bir kadının yaşadıklarının da eklenmesiyle bir kadın yönetmenin elinde, etkileyici bir dramaya dönüşmüş “Ayrılık”. Ödüllerini ve yönetmene getirdiklerini yazmaya bile gerek yok.
Umay, Türkiye’ye dönüp bir Türk ailesinde aile/koca şiddeti ile hayatını sürdürmektedir. Bir gün çocuğunu da alarak bu şiddetten kaçar ve Almanya’ ya ailesinin yanına döner. Belki de asıl şiddet o an başlayacaktır. Türk gettosunda onu bekleyen tabular hayatını cehenneme çevirir. Bu aile terörü o kadar şiddetlidir ki üçüncü nesil Avrupalı/modern! kardeşleri bile fazla direnemez ve onu terkeder. Her anında sizi çarpacak bir oyunculukla, Sibel Kekilli inanılmaz başarılı bir oyunculuk sergilemiş.
Senaryoda aksak ve inandırıcılık sorunu yaşayan sekanslarda yok değil. Umay’ ın habire anne babasına gidip geri kabul edilme çabaları, elinde tatlı ile eve gelişi, kardeşinin düğününe gitmesinde ki inadı ve bir de düğünde yaptığı ziyadesiyle lüzumsuz ve inandırıcılıktan uzak konuşması bizi filme yabancılaştırsa da, derdini anlatabilen ve başarılı bir sonla da bunu tamamlayan bir film olmuş “Ayrılık”.
AB’ ye kabulümüzün önünde ki entegrasyon duvarı konusunda Avrupalı’ ya hakveren, Avrupa’ dan bir çarpıcı bakış.
Kaçırmayın derim…
Bu Eleştiriyi Paylaşın!