Dinsel saplantılar, anne üzerinden ailenin ve çevrenin boşanmış bir kadına bakışına ve onunla tehlikeli sulara sürüklenen ilişkisine bakıyor film...
Bu yıl büyük kısmının iptali ile düzenlenen 22. Adana Altın Koza Film Festivali'nde ödüllere boğuldu. SİYAD en iyi film ödülü, film yönetmenleri en iyi yönetmen ödülü ve Nihal Koldaş'a en iyi kadın oyuncu ödülü ile dikkatleri ziyadesiyle üzerine çekti Ana Yurdu. Bu sene Altın Koza Film Festivali yapılamadı, sadece ulusal yarışma filmlerini izleyebildik... Tüm bu filmlerin içinde bir adım öne çıkan Ana Yurdu çiçeği burnunda yönetmenimiz Senem Tüzen'in ilk uzun metraj filmi... Venedik'de buluştu sanırım ilk defa seyirciyle ve şimdi de Altın Koza' da...
Eşinden ayrılmış ve kafasını toplamak, yazabilmek için anneannesinin köyüne kaçmış yazar Nesrin ile peşinden gelen annesi Halise'nin giderek gerilen ve kopma noktasına gelen ilişkilerinin hikayesi.
Başlarda Nesrin annesine tatlı dille ve imalarla o evdeyken kitabını yazamayacağını anlatmaya çalışır. Ancak annesi kendince ona yardım etmek hatta onu arındırmak ve kurtarmak için onunla kalması gerektiğine inanmaktadır. Günahkar olarak gördüğü kızı Nesrin'in yaşamına kontrolsüzce mudahale eden annesi, kendi geleneklerine ve köylü çevresinin batıl yaklaşımına direnemez, yenik düşer. Kızına baskıyı arttırır...
Etkileyici bir dekor olarak başarıyla kullanılan köy evinin yarattığı klastrofobik atmosferin filme katkısı çok belirgin. Annenin bağnaz ve demagojiyi kullanarak giderek paranoyaklaşan kişiliği, dini saplantıları ile birleşerek zaten yaşamında kapana kısılmış Nesrin'i içinden çıkamayacağı bir kaosun ortasına atar. Gitmek ister gidemez, annesinden gitmesini ister gitmez...
Yönetmen filmde annenin kızı üzerindeki baskı hissini batıl inançlar ve dini öğelerle nasıl ustaca kurduğunu anlatıyor. Anne filmde içine girdiği dinsel ve "çevre ne der" odaklı paranoyası ve kurnazlıkları ile kızının yaşamına saldırır ve onu sindirmek ister. Nesrin entellektüel bir yazardır ve aslına bakarsanız olan her şeyin farkındadır. Ama savaşmaz, savaşamaz ve annesinin kendisine yaklaşımını ve patolojik kişiliğini anlamaya çalışır. Nesrin'in annesini anlama çabası anne kız ilişkisini giderek içinden çıkılmaz gerilimlere çeker. Anne her seferinde bu anlama çabasını ustalıkla Nesrin'e karşı kullanacaktır.
Dinsel saplantılar, anne üzerinden ailenin ve çevrenin boşanmış bir kadına bakışına ve onunla tehlikeli sulara sürüklenen ilişkisine bakıyor film... Ama bunu uzun süren diyaloglarla yapmıyor, etkileyici mekan ve ışık kullanımları ve çok başarılı oyunculuklarla bu etkiyi bir sine-masal yaratarak oluşturuyor.
Ve çarpıcı bir o kadar da sürpriz sonu ile sizi ters köşe yapıyor.
Hem yöneten hemde senaryosunu yazan Senem Tüzen, oyuncuları ve etkisini yüzlere yakın çalışıp odaklanarak oluşturan kamerasını başarıyla kullanıyor. Başından sonuna her karesiyle festivalin kesinlikle en iyilerinden... Ana Yurdu... Sakın kaçırmayın...
Vizyona girerse hemen, olmadı DVD'siyle sakın kaçırmayın derim...
Bu Eleştiriyi Paylaşın!