Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum
Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum


Zabriskie Noktası

Zabriskie Noktası
Yönetmen
Michelangelo Antonioni
Senarist
Michelangelo Antonioni
Oyuncular
Paul Fix
G.d. Spradlin
Mark Frechette
Daria Halprin
Bill Garaway
Tür
Drama
Yapım
105dk. Amerika, 1970

 

 

 

 

 

‘’Macera’’ filmine kadar , İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin baskın olduğu filmler üreten Antonioni , bu film ile birlikte kendi&






İtalyan yönetmen Michalengelo Antonioni’nin 1970 yılı , ABD yapımı olan ‘’Zabriski Noktası’’ filmi , yönetmenin 70’li yılların Amerika’sında ortaya çıkan tüketim toplumuna ve onun bir parçası olduğu  kentsel yaşama , hippi felsefesi ve 68 kuşağı ışığında yapmış olduğu bir eleştiridir.

ZABRİSKİE NOKTASI FİLMİNİN SÖYLEM  ANALİZİ

1.GİRİŞ

Sanayi devrimi sonrasında seri üretim ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması sonucu ihtiyaç fazlası üretim baş göstermiş , bu da toplumu tüketim çılgınlığına sürüklemiştir. Bu yeni düzene ayak uyduran insanlar tüketerek mutlu olacakları inancına sahip olurken , düzene ayak -uyduramayan insanlar ise ya kendi içlerine kapanarak yada isyan ederek içinde bulundukları uygarlıktan kaçış eğilimi göstermişlerdir. (TURANİ,78-82:1992)

Filmin anakarakterleri olan Mark ve Daria’da bu düzene ayak uyduramayan insanları temsil etmektedir. Mark , üniversitedeki eylemde bir polisi öldürmek suçundan aranmakta olduğu için , Daria ise Ballyville adında , haritada dahi yeri görünmeyen bir kasabayı aramak için şehirden uzaklaşırlar. Bu gerekçeler , zaten kent hayatından yılmış bu gençler için aslında sadece basit bir sebepten ibarettir. Onlar tüm bunların ötesinde kendilerini aramaktadırlar ve bunu yaparken bir plana görede hareket etmez , hayatın akışı içinde bir o yana , bir bu yana savrulurlar.İşte tüm bu rastlantılar onların çölde yollarının kesişmesini sağlar. Uygarlığın keşmekeşinden kaçan bu iki karakter burada -ironik olarak Amerika’nın en alçak noktasında- özgürlüklerini yaşarlar.


2.YÖNTEM

1) Farklı tarihsel zaman dilimlerinde insanlık , birbirlerinden farklı kendilik maskeleri kullanmışlardır. Ve dolayısıyla her birinin söylemi , hem tarihsel açıdan , hemde içinde bulunulan zaman açısından birbirinden farklıdır. (ÇELİK ve EKŞİ,100)

Analizini yapacağımız Zabriski Noktası filmininde 1970’lerin Amerikan toplumunu eleştiriyor oluşu  ve dönemin en önemli siyasi gelişmesi olan 68 kuşağının filmin merkezinde yer alışı   filmi analiz ederken dönemin şartlarını göz önüne almayı gerekli kılmaktadır.

2) Cahiers du Cinema dergisinde başlayıp Amerika’ya Andrew Sarris eliyle giren auteur kuramına göre  auteur yönetmen ; teknik yeterliliğe sahiptir, ayırdedici bir kişiselliği, kişisel biçemi vardır; üçüncü olarak filmde yönetmenin malzemesi ile kişiselliği arasındaki gerilimden doğan içsel anlam söz konusudur. (ÖZTÜRK:2002)

İtalyan yönetmen Michelangelo Antonioni’nin filmlerindede Sarris’in bahsettiği özelliklere rastlıyor oluşumuz bize analizimizi auteur yaklaşımı bazındada ele almaya yöneltmektedir.

3) Göstergebilim ; dilbilimsel metotları nesnelere uygulayan, her şeyi dille tasvir etmeye ve dilsel olmayan bütün olguları da dil metaforuna dönüştürerek açıklamaya çalışan bir bilimdir. (DERVİŞCEMALOĞLU:2010)

Anlambilim ise ; anlamları inceleyen bir bilimdir ancak dilbilim ile sınırlanmamıştır. Bir de , genel gösterge kuramının dallarından birini oluşturan , göstergeler arasındaki ilişkilere ve bunlarında simgeledikleriyle uğraşan, ‘’felsefe–anlambilimi’’ vadır. Felsefe–anlambiliminin, soyutlamaların rasgele kullanılışını ve öteki dil yozlaşmalarını ortadan kaldırmayı amaçlayan ; Korzybski , Chase , Hayakawa ve başkalarıncada ele alınan, ‘’genel anlambilimi’’ gibi bir pratik uzantısı da vardır. (ULLMAN,1:1978)                                                                                                                                                                                                            MICHELANGELO-ANTONIONI
Sinemacının ; kamera açıları , kamera devinimleri  , kurgu ritmi , mizansen , diyalog ve tüm bunları birbiriyle ilişkilendirerek anlam yaratabilme ve anlama etki edebilme gibi bir gücünün var oluşu , bize bu çalışmada göstergebilimden ve anlambilimdende faydalanacağımızı göstermektedir.

3.ANTONİONİ SİNEMASI

Yönetmenliğe 1950’de ‘’Bir Aşkın Güncesi’’ filmiyle atılan Antonioni , bu filminden sonra dört uzun metrajlı film daha çekmesine rağmen , 1960’larda Cannes Film Festivali’nde Juri Özel Ödülü’nü aldığı ‘’Macera’’ filmine kadar sinema çevrelerince pek tanınmıyordu.

‘’Macera’’ filmine kadar , İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin baskın olduğu filmler üreten Antonioni , bu film ile birlikte kendi sinema anlayışınıda oturtmuş oldu. Bu film ile klasik sinemanın ve daha önce kendisisinin de çektiği filmlerin klasik dramatürjisine , geleneksel psikolojik davranışlara ve onları irdeleme biçimlerine sırt çeviren bir anlayışı temsil ediyordu. Antonioni ‘’Macera’’da uzun çekimlerle hayatIn ritmini yakalamayı dener , oyuncular , klasik oyunculuk geleneğinin çok dışındadır; belli bir karakteri canlandırmak yerine sanki belli anları yaşama izlenimi vermeye çalışırlar , karakterlerin filmdeki diyalogları odukça azdır, seyirci kişilerle özdeşim kurmak zorunda bırakılır ama karakterle özdeşi kurmak , Antonioni’nin ‘’İnsanların çevrelerine ve birbirleri yabancılaşmalarını’’ her kompozisyonda , her kamera hareketinde sezdirmesi bunu da imkansız kılar , kısaca filmin anlamı kendine özgü dokusunda gizlidir.(YILDIRIM:2012)

Cardullo, Antonioni filmlerinin üzerinde uzun uzun düşünülüp,planlanmış mesajının gayet net olduğunu söyler; can sıkıntısı ve çözümsüzlük. Buradaki çözümsüzlük bir tespit değil, çözümün net bir şekilde reddedilişidir. Her “yok sayma” da olduğu gibi, Antonioni’nin filmlerinde de, neyle karşılacağınızı düşünürseniz düşünün, bir değişim yaşarsınız. (KARAAĞAÇ:2012)

Antonioni’nin Macera’dan sonra çektiği diğer filmlerin konularındada –bazı ender filmler dışında- genel olarak aynı özellikler görülmektedir. Çağdaş insanın yalnızlığı , bireyler arasındaki iletişim zorluğu , kadın erkek birlikteliğinin neredeyse imkansız oluşu , doğadan uzaklaşmaya hatta ona saldırı , mekanikleşen hayatın bireyleri insan olmaktan uzaklaştırması. (YILDIRIM:2012)

Zabriskie Noktası filmindede bu konulardan bazılarını görmek mümkündür. Örneğin ; şehir yaşamına , sanayileşmeye , tüketim toplumuna eleştiri bu filminde mevcuttur. Bunun yanı sıra politik olmanın moda oluşuna , polisin etik olmayan davranışlarına ve toplumdaki cinsel baskıya eleştiri getirmektedir.

4.ZABRİSKİ NOKTASI FİLMİNİN ÇÖZÜMLEMESİ

4.1 AÇILIŞ JENERİĞİ

Film ; sarının açık ve koyu tonlarının , hızlı hareketlerinin ve bulanık odağın hakim olduğu  bir jenerik ile açılır. Bu jenerikte devrimci öğrenciler toplantı yapmaktadırlar. Aynı toplantı görüntüleri sarı tonların hafifçe gözden kaybolup , filmin normal renk ayarlarına dönmesiyle açılış sahnesinin içine bağlanır.

Sarının koyu tonları, dışlanmışların, ihanetin ve yalanın rengi olarak kabul edilir. Sanat dünyasında bunun örneklerine rastlamak mümkündür: Giotto’nun “ Taking of Christ” ve Holbein’in “Last Supper” adlı tablolarında Judah sarı elbiseler giymiş olarak gösterilir. İngilizce’deki “to wear yellow stockings” yani sarı çoraplar giymek deyimi, ihanete uğramayı, kaba ifadesiyle boynuzlanmayı ifade eder. Tıpkı bunun gibi Fransızca’daki “rire jaune” deyimi de aynı şeyi anlatır. “Sarı gülüş” ihanetin tebessümü’dür. (ŞENER:2012)

Sarı renk gençliği, canlılığı ve dışa dönüklüğü de simgelemektedir. Bu karakter yapısı daha çok sarının açık tonlarında net bir şekilde görülebilir. Altın sarısının aktif, canlı vb. izlenimler uyandırmasına karşın, yeşilimsi sarı hastalıklı bir izlenim verir.Bu etkinin altında tipik bir sıcak renk olma karakteri taşıyan sarının, soğuk bir renge dönüştürülmeye çalışılması yatar. Sıcak olan sarı, soğutulmaya çalışılırsa yeşilimsi bir ton almakta bu da devinimini ve canlılığını yitirmesine neden olmaktadır. Böylece canlı ve aktif olan bir renk, biraz hastalıklı ve biraz da gerçeküstücü bir görünüme bürünmektedir. Bu renk bir yönüyle güneş ışığını hayatı temsil ederken diğer yönüyle de sonbaharın rengi olan hüznü, hastalığı ve ölümü simgeler. (ŞENER:2012)

Jenerik kısmında Antonioni’nin sarının hem koyu hemde açık tonlarını kullanmış olmasını, filmin bütününe baktığımızda ve  devrimci gençlerin eylem planları yaptığını düşündüğümüzde toplumsal birlikteliği , aydınlığı ve aynı zamanda soğuk tonlara geçişleriylede içten içe var olan bir çürümeyi ifade etmek  için kullanmış olduğu yargısına varabiliriz.

Bunun yanı sıra yönetmen , bu jenerikte kullandığı hızlı kamera hareketleri , bulanık kamera odağı ve jeneriğin normal renk ayarlarına dönüp açılış sahnesine bağlanmasıyla gördüğümüz devrimci gençlerin toplantı sahnesindeki kakafoni  ile filmin genelindede göreceğimiz kargaşa havasını bize sezdirmektedir.

4.2  68 KUŞAĞI VE POLİTİK OLMANIN POPÜLERLİĞİNE ELEŞTİRİ

ABD’de öğrenci dünyasında hareketlilik, Kuzey California’lı siyah öğrencilerin ırk ayrımcılığına karşı düzenlediği ve kısa sürede tüm güney eyaletlerine yayılan oturma eylemiyle 1960’ta baş göstermişti. 1968-70 arasında Amerika kampüslerinde yayılacak olan kurulu düzene başkaldırı eylemleri, altmışlı yılların ilk yarısında ortaya çıkan siyahların sivil hakları hareketi bağrında mayalandı. Sivil haklar hareketine koşut olarak toplumun diğer kesimleri de harekete geçmişti. Barış yanlılarının nükleer denemelere karşı eylemlilikleri sürüyor, Jack Kerouac’un Amerika yaşam tarzını reddeden beat kuşağının el kitabı  ‘’Yolda’’ elden ele dolaşıyor, Tek Boyutlu İnsan’ın yazarı Herbert Marcuse’un da içinde bulunduğu aydınlar eleştirel bir düşünce tarzını geliştiriyor, öğrenciler üniversite bürokrasisine başkaldırıyor, kapitalizm ve ABD’nin dünya üzerindeki rolü ve özelliklede Vietnam’a yönelik tutumu alabildiğince genişlikle tartışılıyor ve protesto eylemlilikleri polisin şiddetli müdahalelerinin arttığı oranda hareketlerin de şiddet dozajını yükseltiyordu. Vietnam savaşı, polisin artan şiddeti öğrenci hareketini giderek radikalleştiriyordu. Boykotlarda yükselen aşama Nisan 1968’de Columbia üniversitesini işgaliyle geldi ve 1969-70-71 döneminde giderek arttı. (SAVAŞ ve BULDUK:2013)
Filmin jeneriğinin sarı tonlarını yitirip normal renk ayarlarına dönmesiyle açılış sahnesiyle karşılaşırız. Burada beyaz ve siyah Amerikan gençleri yarın ki yapacakları eylemin planlarını yapmaktadır. Ancak ortamda sürekli bir kakafoni durumu mevcuttur.

İlerleyen dakikalarda tartışmanın şiddetiyle gürültüde artmakta ve  bu kargaşa  siyah bir öğrencinin ; ‘’ Beyaz adamlarla konuşmanın sadece bir yolu var ki o da , onların dilinden konuşmaktır. Eğer onlar silahlarıyla konuşmaya kalkarlarsa , sizde silahlarınızla cevap verirsiniz. ‘’ sözleriyle kesilir. Ortalık bir anda sessizleşir. Bir beyaz öğrenci bu söze  ‘’Ama ölmeye hazırmısınız ?’’ diyerek karşılık verir. O sırada anakarakterimiz Mark ayağa kalkar ve ‘’Ben ayrıca ölmeyede  hazırım. Can sıkıntısından değil ama’’ diyerek ortamı dahada sessizleştirir.

Burada Antonioni , seyircinin anakarakter ile özdeşleşme zaafını kullanarak dönem gençleri hakkındaki fikirlerini seyirciye aşılar.

Bundan sonraki sahnelerdede Antonioni seyirciye , politik olmanın o dönem için sadece  yavan bir moda olduğunu  ve  birçok gencin tıpkı Mark’ın dediği gibi ‘’Can sıkıntısından’’ dolayı politik olduğunu göstercektir.

4.3 FİLMDE TÜKETİM TOPLUMU VE KENTSEL YAŞAMA ELEŞTİRİ

Mark ve arkadaşı toplantı alanından uzaklaşıp üniversiteye doğru araçlarıyla giderlerken Antonio’ni bu yolculuk esnasında seyirciye sert geçişler ile reklam tabelalarını , hızlı kamera devinimleriyle fabrikaları , gökdelenleri ve kent yaşamının içine sıkıştırılmış olan yapay doğallıkları gösterir. Bu sahneler boyunca altta sürekli ruh geren bir müzik seyirciye eşlik etmektedir.

Yönetmenin bu sahnelerde şehrin baş döndürücülüğünü yansıtmak için kullandığı hipnotik kamera hakeretleri Japon yönetmen Kenji Mizoguchi’nin   , Antonioni üzerindeki esintilerinin göstergesidir. (DUJİSENS,214:2008)

Antonioni gerek kullandığı müzik ve gerek kullandığı sinematografik anlatımlar sayesinde seyircinin tüketim kültürüne ve kentsel yaşama negatif bir açıdan bakmasını sağlar.

Baudrillard ; yitirdiğimiz değerleri, gerçeklerinin yerini tutamayan sunî düzenlemelerle telâfi etmeye çalıştığımızı belirtmektedir. (GÜDÜM:2011)

Filmin ilerleyen sahnelerinde karşımıza çıkan ; tüm dikkatlerini bir televizyon  reklamını izlemeye vermiş iş adamlarının  görüntüsüde Baudrillar’ında bahsettiği bu suni düzenlemelere Antonioni tarafından yöneltilmiş bir eleştiridir.

Bu reklamda , çölün ortasında kurulmuş olan bir yaşam alanı tanıtılır. Bu yaşam alanının tanıtımında ‘’Neden hala şehrin virüslü havasını soluyorsun’’ , ‘’Tıka basa dolu tımarhane şehrini bırakmak içni daha ne bekliyorsun’’ ve ‘’Güneş , temiz hava , bahçendeki güzel su ; hepsi Suny Dunes Relax’ta’’ gibi cümleler yer almaktadır.

Reklam sahnesindeki bu cümleler ile Antonioni , kentsel yaşamın çirkinliğini eleştirirken aynı zamanda bu çirkin kent yaşamının temellerini atan kapitalizmin alternatif yaşam alanı fikirleri sunmasını ve bu fikirleri tecimsel amaçlar doğrultusunda yapıp , tekrardan kendi kasasını doldurmasınıda eleştirmektedir.

Ayrıca Baudrillard’a göre ; gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda birey, tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getirdiğine inanır. İnsan bu süreçte bir yandan kendini toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken, bir yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir. Dolayısıyla tüketmek birey için bir zorunluluğa dönüşür. (GÜDÜM:2011)

Antonioni , reklam sahnesinin devamında bu konuyada değinmektedir ;  ‘’Zümrüt yeşili çimlerin üzerinde golf oynamak istemezmisin’’ , ‘’Çölde vahşi doğa gezilerine çıkıp , bir çöl aslanı vurmaya ne dersin’’ , ‘’Harikulade manzarada dokuz delikli golf sahamızda golf oynayamak istemezmisin’’ gibi cümleler yönetmenin , tüketim toplumundaki bireyin kendisine sahte ihtiyaçlar türetmesine yapmış olduğu bir eleştiridir.

4.4 FİLMDE POLİSE KARŞI TUTUM

İdeolojik olarak materyalist bir anlayış benimseyen ve bu tavrını filimlerinde çekinmeden sergileyen Michelangelo Antonioni’nin , Zabriski Noktası’ndada bu tavrından taviz vermediğini görmekteyiz.

Filmin içerisinde şehrin her yerinde kol gezen polisler , üniversiteleri ve şirketleri saran güvenlik görevlileri yönetmen tarafından  seyirciye eleştirel bir şekilde sunulur.

Mark’ın eylemler sırasında polis tarafından tutuklanan arkadaşını kefaletini ödemek için gittiği karakol sahnesinde bu tutum şiddetli bir şekilde hissedilir.

Mark karakola gittiğinde  , kızlarla  konuşan bir polis memurunun boşluğundan faydalanıp içeri girer ve içerdeki polis memuru tarafından izinsiz girdiği gerekçesiyle içeri alınır. Burada kendisine ismi sorulduğunda ‘’Karl Marx’’ olarak yanıt verir , diğer eylemciler buna gülerken polisler bunun sebebini anlamaz ve ondan ismini kodlamasını söyler. Mark ismini kodlamasına rağmen polis memuru daktiloya ‘’Carl Marx’’ olarak yazar. İşte bu sahnede polislerin sert tutumu eleştirilir ve cahillikleri vurgulanır.

4.5 MEKANLA YARATILAN SÖYLEM

İtalyan yönetmen Michelangelo Antonioni mimari metafora olan duyarluluğıyla tanınır. (MONACO,182:2000) Hatta yönetmenin filmlerinde uzun planlarla sunulan mimari ve manzara görüntüleri karakterler kadar önemlidir.. (DUJİSENS,238:2008)

Antonioni , tüketim toplumuna karşı eleştirel bir tutum sergilediği  Zabriski Noktası filmindede diğer filmlerinde kullanmış olduğu mekan ile anlam yaratma tutumunu çöl ve şehir ikileminde devam ettirir.

Mark , üniversitede katıldığı eylemlerde bir polisi öldürdüğü gerekçesiyle arandığı için polislerden kaçarken bir havaalanına inen şahsi uçakları görür , gidip iki kişilik şahsi bir uçağı kaçırır ve çöle doğru uzaklaşır. Bu sırada diğer anakarakterimiz olan Daria , Ballyville adında haritada dahi yeri bilinmeyen bir kasabayı aramak üzere çöle doğru yola çıkmıştır.

Aslında iki karakter içinde –Mark için polisten kaçması , Daria için aradığı kasaba- sadece bir bahanedir. Onlar tüm bunların ötesinde kendilerini aramaktadırlar ve bu rastlantılar sonucu ikisininde yolu çölde kesişir. Çölde bir şekilde yolları kesişen Mark ve Daria birlikte benzin almaya doğru giderken Zabriski Noktası’na varırlar.

A.B.D’nin California eyaletindeki Ölüm Vadisin’nin içinde yer alan Zabriski Noktası ismini 20’nci yüzyıl başında Pasifik Yakası Boraks şireketi genel müdürü Christian Brevoort Zabrsikie’den almaktadır. Bundan yaklaşık 5 Milyon yıl öncesinde kurumuş bir göl yatağı olan Zabriski Noktası A.B.D’nin en alçak noktasıdır ve aynı zamanda eskiden bor minerallerinin çıkarıldığı bir bölgedir. (HÜRRİYET:2011)

İkili ,  burada kaldıkları süre boyunca çılgınca bağırır , kumlar üzerinde yuvarlanır , esrar içer ve toza toprağa karışarak sevişirler.

İşte bu noktada A.B.D’nin en alçak noktası olan Zabriski Noktası ; yönetmen tarafından ironik bir şekilde karakterlerin özgür oldukları tek yer olarak sunulur seyirciye.

Bunun yanı sıra yönetmen , filmin diğer mekanı olan şehri ; reklam panolarının , sanayi oluşumlarının , gökdelenlerin , süper marketlerin dolu olduğu ve sokaklarında polislerin , binalarında ve üniversitelerinde ise güvenlik görevlilerinin kol gezdiği bir mekan olarak sunar.

4.6 CİNSELLİĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNE YAPILAN VURGU


Antonioni, Albert Camus’un sınırlarını belirlediği, insanoğlunun, evrende anlam arama çabalarının başarısız olacağını öneren felsefe akımı absürdizm ve protogonistleri genelde durumdan dolayı ya da kendi seçeneği ile yanlız olan şiirleriyle ünlü olan Cesar Pavese’nin etkilerinin görülebileceği bir sinema dili yaramayı hayal eder. Bu görüşleri benimseyen Antonioni’nin en büyük derdi, klasik sinemanın bel kemiği olan nedenselliği ortadan kaldırmaktır. O , bir şeyin nedeninin sadece arzu olabileceğini savunur. (KARABÖCEK:2013)

Antonioni filmlerinin geneline baktığımızda ; yönetmenin cinsellik unsurunu filmlerinde bolca kullandığını görürüz. Ancak onun filmlerindeki bu cinsel eylemler Geoffrey Nowel-Smith’inde ifade ettiği gibi ; karakterler arasında duygusal bir bağ kurulmadan , daha çok  içgüdüsel bir şekilde gerçekleşmektedir. (CORRİGAN:2009,17)

Bu filmdede  Mark ve Daria çölde yolları kesiştikten sonra gittikleri Zabriski Noktası’nda çılgınca bağırır , yuvarlanır , esrar içer ve birden içgüdüsel bir şekilde sevişmeye başlarlar. Bu sevişme sahnesinin devamında seyirci , Mark ve Daria’nın yalnız olmadığınıda farkeder. Çünkü ekrana ; onlardan başka birçok gencin daha toza toprağa bulanarak seviştiği görüntüler yanmıştır.  Buradaki bu toza toprağa karışma , onların doğaya karıştıklarını , özlerine döndüklerini ifade etmekte ve hippi gençliğinin genelinin inandığı nihilizim felsefesine bir gönderme yapmaktadır.

Dakikalarca süren bu orji sahnesinde kişilerin homoseksüel , heteroseksüel ve grup seks şekilde ilişkiye girmesi  Antonioni’nin cinsel özgürlük hakkındaki tavrını ve iletmek istediği mesajı açıkça ifade eder

Bu arada bu orji sahnesinin A.B.D’nin çöllerinin birinde , en alçak nokta olan Zabriski Noktası’nda gerçekleşiyor oluşu yönetmenin , özgürlüğün ancak orada mümkün olabileceğine dair olan fikrini ilettiği güzel bir ironidir.

Bu sevişme sahnesinin ilerleyen dakikalarında farkederiz ki aslında orada Mark ve Daria’dan başka kimse yoktur. Görmüş olduğumuz diğer insanlar sadece hayalden ibarettir. Antonioni bu noktada kendi sinema anlayışını ortaya koymuş ve gerçek ile hayalin iç içeliğini sergilemiştir.

4.7 FİNAL SAHNESİ

Mark ve Daria ,  Zabriski Noktası’nda seviştikten sonra Mark kaçırmış olduğu uçağı teslim etmek üzere şehre geri döner. Daria ise aramakta olduğu Ballyville kasabasına doğru yola koyulur.

Mark havaalanına vardığında kendisini bekleyen polisler tarafından öldürülür ve Daria’da bunu yolda arabasının radyosundan öğrenir. Bunu duyunca kararını değiştirir ve babasının çölün ortasında sahip olduğu lüks villaya gider. Oradan sıkılır ve dışarı çıkar. Arabasıyla şehre doğru yola koyulur. Villayı uzaktan görecek bir noktaya gediğinde durur , araçtan iner ve villayı seyretmee koyulur. Bu sırada villa birden patlar.

Antonioni , filmin final sekansındaki bu patlamayı aşırı yavaş çekimler ile  verererek patlama fantazyasının ironik ve lirik özgürlüğünü yakalar. (MONACO,95:2000) Patlamanın farklı kamera açılarından defalarca verilmesiylede seyircide patlamanın hiç sonlanmayacakmış izlenimi bırakır.

Villanın patlayışından sonra Pink Floyd’un müziği ile yine yavaş çekimler eşliğinde ekrana gelen sahnelerde Antonioni , modern dünyanın unsuru olan buzdolaplarının , bilgisayarların , şezlongların , elbise reyonlarının ve kitaplıkların patlayışını seyirciyle buluşturur. İşte tüm bu patlama sahneleri yönetmenin tüketim toplumuna doğru yöneltmiş olduğu bir eleştiridir.

Ancak patlama sahnelerinin ardından farkederiz ki tüm bu patlamalar Daria’nın zihninde gerçekleşen bir hayalden ibarettir. İşte bu da Antonioni’nin filmlerinde takınmış olduğu karamsar tutumun sonucudur. Yönetmen bu patlamanın sadece basit bir hayal olduğunu seyircisine göstererek , tüketim toplumunun yok olmasının imkansız olduğu mesajını iletir.

Bunun devamında Daria’yı arabasıyla günbatımında yola koyulduğunu görürüz. Buradaki günbatımı metaforu ile Antonioni , Daria için artık herşeyin dahada olumsuz bir hal aldığını ifade etmekte ve seyircisininde bu duygulara ortak olmaya itmektedir.

5. SONUÇ

Antonioni , tüketim toplumu ve kentselleşmenin keşmekeşinden bunalan özgürlükçü gençleri anlatır Zabriski Noktası’nda. Şehri reklam tabelalarının ve polislerin kol gezdiği bunaltıcı bir mekan olarak tanıtırken filmin diğer bir mekanı olan çölde ise huzuru ve özgürlüğü sahneler.

Her ne kadar çölde huzur ve özgürlük olsada , özgürlüğün yaşandığı yerin A.B.D ‘nin en alçak noktası olması ve zamanında bölgede bor madenlerinin bulunuyor oluşu müthiş bir ironidir.

Bunun yanı sıra filmde Mark’ın ölmesi  ve bunun yanı sıra birçok hippinin çölde özgürce seviştiği grup seks sahnesi ve tüketim toplumunun yok oluşunu simgeleyen patlama sahnesinin sadece bir hayalden ibaret oluşuda yönetmenin konuyla ilgili karamsar tutumunun ifadesidir.

Sonuç olarak , tüketim toplumu ve kapitalist düzen artık bakidir. Bu düzenin ve yapının altında ezilen marjinal bireylerin sonu ise ya yok oluş veyahut lümpenleşmek yada istemsizde olsa bir kabulleniştir.

KAYNAKÇA

CORRİGAN, Timothy, (2009); ‘’Film Eleştirisi El Kitabı’’, Çev.Ahmet Gürata, Dipnot Yayınları, İstanbul

ÇELİK, Hilal ve EKŞİ, Halil; ‘’Söylem Analizi’’,Marmara Üniversitesi

DUJİSENS, Florian, (2008); ‘’Film’’, Çev.Yasin Kara, Ntv Yayınları, İstanbul

MONACO, James, (2000); ‘’Bir Film Nasıl Okunur’’, Çev.Ertan Yılmaz, Oğlak Yayıncılık, İstanbul

TURANİ, Adnan, (1999) ; ‘’Çağdaş Sanat Felsefesi’’, Remzi Kitapevi, İstanbul,

İNTERNET KAYNAKÇASI

DERVİŞCEMALOĞLU, Bahar (2010); ‘’Göstergebilim’’, Ege Edebiyat,
http://www.ege-edebiyat.org/docs/493.pdf

GÜDÜM, Sinem, (2011); ‘’Jean Bauldrillard ve Tüketim Toplumu’’
https://ecotopianetwork.wordpress.com/2011/03/23/jean-baudrillard-ve-tuketim-toplumu-sinem-gudum/

HÜRRİYET, (2011);‘’En Sıcak , En Kurak , En Derin Ölüm Vadisi’’, Hürriyet Seyahat,
http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/19053714.asp#

KARAAĞAÇ, Vildan, (2012); ‘’Sinemasıyla Günlük Tutan Yönetmen Antonioni’’,
http://www.on5yirmi5.com/genc/yazar/vildan-karaagac/sinemasiyla-gunluk-tutan-yonetmen-antonioni.i107509.htmlll

KARABÖCEK, Arda, (2013); ‘’Antonioni’nin Gerçek İle İmtihanı’’, Sanatatak İnternet Sitesi
http://sanatatak.com/view/Antonioninin-gercekle-imtihani/264

ÖZTÜRK, Ruken, (2002); ‘’Türkiye’de Tragedyanın Yaratıcı Çağdaş Yönetmeni Zeki Demirkubuz’’, Kamera Arkası
http://www.kameraarkasi.org/sinema/makaleler/zekidemirkubuz_sinemakurami.html

SAVAŞ, Zeki ve BULDUK (2013), Bülent; ‘’68’i Anlamak’’, Toplumsal Dayanışma
http://toplumsaldayanisma.org/Article/Detail/63

ŞENER, Ebru, (2012); ‘’Her Yönü İle Sarı’’, Yaşamın Renkleri Sitesi
http://www.yasaminrenkleri.com/anlamlar-ve-semboller/her-yonu-ile-sari.html

ULLMAN, Stephen, (1978); ‘’Anlambilim’’ , Çev.Naşit Rıfat, Türk Dil ve Edebiyat Dergisi,
http://turkoloji.cu.edu.tr/DILBILIM/stephen_ullman_anlambilimi.pdf

YILDIRIM, Alican, (2012); ‘’Michelangelo Antonioni Dosyası’’, Ekşi Sinema
http://eksisinema.com/dosya-michelangelo-antonioni/


Bu Eleştiriyi Paylaşın!