Genç yaşında tanıştığı suç dünyası sebebiyle hapishaneye giren Malcolm burada İslam Ümmeti Hareketi ile tanışır ve ardından yaşamını sonsuza kadar değiştirecek bir yola adım atar.
Bir hayalim var. Gün gelecek, eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar. (Martin Luther King JR.)
Gandi’nin pasif direniş felsefesini benimsemiş olan King dünyaca ünlü “I Have a Dream” konuşmasını Lincoln Anıtı önünde yaptığında tarih 1963 idi. Dönemin diğer bir önemli figürü Malcolm X radikal görüşleri sebebiyle, King ile her ne kadar fikir ayrılıkları yaşamış olsa da iki lider de afro-amerikan sivil haklar hareketlerinde önemli bir yere sahiptirler.
Politik görüşleriyle ön plana çıkan ve eserlerinde izlerini sık gördüğümüz yönetmen Spike Lee’nin 1992 yapımı filmi dönemin insan hakları savunucusu ve aynı zamanda ulusal bir figür olan Malcolm X’in hayatına ışık tutuyor. Yazar ve gazeteci Alex Halley’in Malcolm X ile yaptığı ikili görüşmelerini derlediği “The Autobiography of Malcolm X” kitabının uyarlaması olan eserde Malcolm Little rolünde Denzel Washington yer alıyor.
Sam Cooke’ın “A Change Is Gonna Come” parçası kulaklarımızda çınlaya dursun Spike Lee bizi afro-amerikalıların yaşadığı Harlem’e davet ediyor. Malcolm’un gençlik yıllarını geçirdiği bu bölge yaşam şartlarının zor, suç oranlarının yüksek olmasının yanı sıra Malcolm’un hayatındaki dönüm noktalarından biri olma özelliğini taşıyor. Genç yaşında tanıştığı suç dünyası sebebiyle hapishaneye giren Malcolm burada İslam Ümmeti Hareketi ile tanışır ve ardından yaşamını sonsuza kadar değiştirecek bir yola adım atar. Yönetmen Malcolm Little’ın X’e dönüşümünü parçalara bölerek seyirciye aktarmayı tercih etmiş. Little’ın yaşamını eğer bir zincir halkası olarak hayal edersek halkalardan her biri X’in ana karakterinin gelişiminde önemli bir yere sahip, seyirci tarihi bir figürün ortaya çıkış sürecini izlerken bu genç adamın liderlik serüvenini ve arka planını gözlemle şansı buluyor. Fakat şöyle bir eleştiride bulunmam gerekir ki Malcolm’un Elijah Muhammed’in öğretilerini benimsediği sahneler çok yüzeysel bir şekilde işlenmiş, nitekim karakterin gerçek benliğine evirildiği bu dönem daha fazla detaylandırılarak anlatılabilirdi. Film uzun süreli bir yapım olmasına karşın seyirciyi sıkmayan dengeli bir tempoya sahip. Bazı sahnelerde siyah-beyaz tekniği kullanılarak esere belgesel havası katma hedeflenmiş ve gerçeklik daha fazla yakalanmaya çalışılmış. Bunun yanında Spike Lee’nin bir röportajında belirttiği üzere Malcolm’un halka açık yaptığı tüm konuşmaları ve röportajları filme herhangi bir değişikliğe uğramadan doğrudan aktarılmış.
Denzel Washington’un oyunculuk performansına ayrı bir parantez açmak istiyorum. Washington X’e olan fiziksel benzerliğinin yanı sıra yöntemsel oyunculuk tekniğini kullanarak çekimler boyunca Müslümanların yaşam tarzını benimsemiş ve rolüne bu şekilde hazırlanmıştır. Film boyunca Malcolm’un jest ve mimiklerini, yürüyüşünü, hitabet tarzını neredeyse birebir yansıtmayı başaran Denzel’in o dönem Oscar’a aday gösterilmesine sanırım şaşırmamak gerek.
İdealist kişiliği, yüksek hitabet yeteneği ve duruşuyla geniş kitleleri arkasına almayı başaran Malcolm’un korkusuz yaşamını izlerken tarihte küçük bir yolcuğa çıkacaksanız. İyi seyirler…
Ek olarak not: Malcolm Little’ın yaşamını, fikirlerini ve bilinmez olan X’e dönüşümünü daha fazla öğrenmek isteyenler için Alex Halley’in “Malcolm X” kitabını mutlaka öneririm.
Bu Eleştiriyi Paylaşın!