Hâlâ böyle apartmanlar olduğunu biliyorum.
Azaldılar belki ama varlar…
Kent yaşamı formalı / armalı güvenlik görevlilerinin çevirdiği steril sitelerin, insan aklı ile dalga geçen akıllı binaların, kameralı kapıların ardına tıkılmışken… İçinde yalnız, hafif paranoyak, düşüncede kısır yaşamlar süre dursun, Yusuf Pirhasan’ın yönettiği “Kurtuluş Son Durak” filmindeki apartman dairelerinden herhangi birinde yüreğimizi havada patlayan bir kahkaha demetine iliştirerek bıraktık resmen.
Okumuş / yazmış ama bahtsız kızımız Eylem (Belçim Bilgin); kaş alma ile dip boyası yapma maharetinin yanında yaprak sarma dolmayı oracıkta hallediveren cennetlik Füsun (Asuman Dabak) ve onun hepimizin iyi niyetli “abisi” oluverecek kocası Macit (Ahmet Mümtaz Taylan); yatalak babaya bakarak geçivermiş hayatın aralığında mütevazı bir kadın Vartanuş (Demet Akbağ); evli sevgilisi bir gün onu alacak diye hayal kuran ama en önce kendisi bu hayale inanmayan, kütür kütür bir genç kadın Goncagül (Nihal Yalçın); ikinci evliliğini levye estetikliğinde bir şantör ile yapmış ve onun yüzünden suratı, gözü mor dolaşan bir kadın Gülnur (Ayten Soykök), Gülnur’un boynuz kulağı çoktan geçmiş, sosyal medyacı yeni yetme kızı Tülay (Damla Sönmez); dünyanın hallerine uyamamış, uyamadığı için de kendini viski ile uyuşturan (ukalalığından değil viskinin derecesine güvendiğinden!) genç adam Nejat (Mete Horozoğlu); son olarak genç ve akademili meslekdaşlarının arasında eski kütüklüğünü ısrarla koruyan (çünkü başka bir şeyi yok!) polis komiseri Hüseyin (Yavuz Bingöl)’den oluşan renkli bir kalabalık izleyeceksiniz.
Yönetmen Yusuf Pirhasan’ın yakın plan çekimlerindeki titizliği, akıcı / meraklı ve hatasız kurgusu, ışıkta doğallıktan yana tutumu, ne bir eksik ne bir fazla çerçevelemeleri, Almadovar tadında kadın kalabalığını genel planlarda profesyonelce yönetmesi, oyuncularına güveni sayesinde “olur mu yahu” dedirtecek, bıçak sırtı bir konuyu sürekli zeka pırıltılarını görebildiğimiz bir anlatımla sermesi taze bir film yönetmeni için şapka çıkartılacak bir durum. Üstelik, kadınların patır kütür dayak yediği ülkemizde bu abukluğu kendine dert edinen erkekler olduğunu bilmek güzel.
Senaryosunu Barış Pirhasan’ın yazdığı “Kurtuluş Son Durak”ta diyaloglardaki yaratıcılık gözden kaçmıyor. Karakterlerin ağzından dökülen cümleler izleyenin zihninde inceliyor, geliyor ve küt diye hassas noktaya dokunuyor. Filmde bol bol gülerken, aslında buna da gülünür mü dedirtecek bir nokta bu. Böylesine kanayan bir yara ancak böyle bir tedaviyi kaldırabilir…
Birkaç şapka daha çıkartmak gerek: Demet Akbağ istese oyunculuğu ile herkesin önüne geçebilirdi ama tam tersi olmuş. Karakter yapıları sağlam kurulmuş diğer kadın oyuncuların arasında olması gerektiği gibi bir Vartanuş olmuş, duru ve sahici bir oyunculuk sergiliyor. Belçim Bilgin elinden gelenin en iyisini yapıyor, Asuman Dabak’ın kamera onu göstermiyorken bile sergilediği yüz mimikleriyle öyküyü anlatması çok güzel. Nihal Yalçın’ın sahiciliği, abartısızlığı ona “Kurtuluş Son Durak” filminden sonra oynayacağı filmleri de takip etmemiz gerektiğini müjdeliyor bize. Bir başka şapka da genç oyuncu Damla Sönmez için; filmdeki yorumuyla pırıl pırıl parlıyor.
Yapımcılığını Ayşen Sever’in üstlendiği “Kurtuluş Son Durak” kadınların yüreğinin yağlarını eritecek, erkekleri heyecanlandıracak sürprizlerle dolu.
Kaçırmayın derim.
Bu Eleştiriyi Paylaşın!