Nobel ödüllü Portekizli yazar Jose Saramago’nun en ünlü romanı ‘Körlük’ den sinemaya uyarlanan bir Fernando Meirelles filmi… Brezilyalı yönetmen, “Tanrıkent” ile ilk büyük çıkışını yapmıştı… İzleyip de etkilenmeyen yoktur sanırım.
Brezilya gibi günümüzün parlayan yıldızı bir ülkenin arka sokaklarının anlatıldığı “Tanrıkent”; içerdiği şiddet ve etkileyici dramatik örgüsü ile sinema seyircisini sarsmış ve bizde de İstanbul Film Festivali’ nde izlenerek övgüyle karşılanmıştı. Altın küre adaylığını da unutmamalı…
Tanrıkent’ de bir uyarlamaydı “Körlük” gibi… Kitabı okuma fırsatı bulamadım, ancak Tanrıkent’ in Körlük’ le kıyaslandığında orjinaline daha sadık kalındığı yönünde bir kanaat hakim…
Her şey kırmızıda bekleyen bir adamın körlüğü ile başlar… Sonra körlük bir salgına dönüşür… Bu salgında tüm körler tecrit edilirler… İçlerinde sadece biri görmektedir… Tecritin canlı tanığı bir kadın; körlerin yaşadığı bu tecrit ortamında çirkinleşen insanlara yol göstermeye çabalayan bir göz…
Julianne Moore’ un canlandırdığı bu karakter her şeyin farkında ve tek “görebilen” kişi olarak bir kaosun içinde buluverir kendini…
Farkında olmak mı dır bizi tecrit eden? Yoksa körlük mü? Politik bir eleştiri… Zaten bir uyarlanma için José Saramago cesaret isteyen bir tercihtir… Aslına bakarsanız film sonlara doğru içerdiği bu felsefik yapısını kaybederek bir “Felaket filmi” kıvamına dönüşse de kanaatimce amacına ulaşan ve uyarlandığı kitabın hakkını veren bir yapım…
Fernando Meirelles’ e başlamak için “Tanrıkent” daha doğru bir tercih olsa da “Körlük” türünün hakkını veren ve oyuncu kadrosu ile – özellikle Danny Glover , Gael García Bernal’ in dikkate değer oyunu ile- izlenmeyi hakeden bir yapım…
Bu Eleştiriyi Paylaşın!