Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum
Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum


Kevin Hakkında Konuşmalıyız
Yazan : Ozan PALAZ

Kevin Hakkında Konuşmalıyız
Yönetmen
Lynne Ramsey
Senarist
Lynne Ramsey
Rory Stewart Kinnear
Oyuncular
Tilda Swinton
Ezra Miller
John C. Reilly
Tür
Drama
Yapım
Abd, 2011

 

 

Domates suçu ve kanı simgeler ve Eva'nın insanlar tarafından yere bırakılıp üzerine domates yağdırılması toplumun suçu nasıl yönlendirdiğinin görsel tabanını oluşturur. 






İskoç yönetmen Lynne Ramsey'in üçüncü filmi We Need to Talk About Kevin'da, annelik kavramına, bu kavramın toplum için ne demek olduğuna, nasıl bir suçlama ve baskı unsuru olarak kullanılabileceğine dair cesur sorular sorulmuştur. 

Eva (Tilda Swinton) seyahat etmeyi seven kariyerli bir kadındır. ilk çocuğunun doğumuna hazır olmadığı bellidir (!) fakat yine de çocuğuyla iletişim kurmak için elinden geleni yapar. Toplumun biçtiği baba rolünü ziyadesiyle üstlenen Franklin (John C. Reilly), annenin doğum sonrası depresyonunu ve çocuğuna yeterli ilgi gösterememesini görmezden gelir ve süreci doğal karşılar. Daha sonra Kevin (Ezra Miller) bu durumu anti-ödipus manevrasına çevirir ve babayla arkadaş olup anneyi yok etme planında ilerler.
Prolog sahnesi, her yerin kırmızıya boyandığı bir domates festivalinde insanların birbirlerine domates fırlatmaları ve Eva'nın omuzlarda taşındıktan sonra yere bırakılıp domatese bulanmasıyla başlar. Açılış sahnesindeki bu anlatım oğlu Kevin'ın işleyeceği suçta toplumun yerini ve annenin konumunu simgeler niteliktedir. Domates suçu ve kanı simgeler ve Eva'nın insanlar tarafından yere bırakılıp üzerine domates yağdırılması toplumun suçu nasıl yönlendirdiğinin görsel tabanını oluşturur. 

Sosyopat bir gencin, işlediği suçların en büyük sorumlusu toplum tarafından anne olarak gösterilir ama film ortada bir suç varsa bunun bütün toplum tarafından üstlenilmesi gerektiğine ve annenin bu konumda ne kadar yalnızlaşıp anemik bir bireye dönüştüğüne vurgu yapar.

Eva'nın fiziksel olarak saldırıya uğradığı tek sahnede olayın aktörleri kadınlardır. Kadının toplumdaki konumunun ve anneliğinin belirlenmesi, erkeklerin olduğu kadar kadınların da suçudur. Yönetmen saldırganı kadın seçerek toplumsal cinsiyetin iki cins tarafından şekillendirildiğini belirtmek istemiştir. Bir şeyler ters gittiği zaman, suçlanılacak tarafın toplum ve toplumun getirtdiği normlar olması gerekirken, olayın aktörü suçlanarak temize çıkma çabası toplumu oluşturan bireyler arasında daha normal ve belki de pratik görünmektedir. Filmin önermesi bu açıdan baklıdğında toplum-birey çatışmasını iyi kullanmıştır. Senaryo açısından bakarsak Eva'nın geçmişi ve karakteri seyirciyi bir önyargıya zorlayarak "evet bu kadın bir çocuk bakmaya hazır değil" dedirtse de annenin kendince yeterli toplumca yeterli olmayan ilgisi bizi bu önyargıyla başbaşa bırakır ve ikinci çocuğunun gayet "normal" büyümesi seyirciyi başka bir soruya götürür "Artık Eva daha mı deneyimli, Kevin'da doğuştan bir problem mi var?" Bu sorular senarist ve yönetmen tarafından doğru kurgulanmış ve çoğu yerde de cevabı olmayan bir soru olarak kalmıştır. Ebeveynlerin yaptığı en büyük yanlışlardan biri de çocuktaki sorunları normalleştirmek ve kendi ebevenliklerine laf getirtmemek için çabalamaktır.  Kevin'ın psikoloğa götürülmemesi, anne-babanın suçlanmaktan korkması mıdır? Ebeveynlik üzerindeki toplum baskısı ironik bir şekilde yine anne-babayı vurmaktadır. Eva katliam gerçekleştikten sonra Kevin'ı yalnız bırakmaz, hatta Kevin'ın odasını yeni evinde tekrar dizayn eder ve oğlunun giydiklerini yıkayıp oraya bırakır bu hareket annelik içgüdüsü müdür yoksa trajik bir şekilde tek akrabasının oğlu kalması mıdır? Film seyirciyi bu konuda düşünmeye zorlar. 

Filmde zamanlar arası geçiş direk kesmelerle verilmiştir. Zamanlar arası gidiş gelişler filmin gerilimi ve merak uyandırıcı öğelerin kullanımı açısından iyi sayılsa da, filmin ritmini zaman zaman kesintiye uğramıştır. Fakat sahnelerin sıralaması oldukça manidardır ve anlama katkı ve etkileri büyüktür. Örneğin Eva'nın hapishaneye Kevin'ı ziyarete gitmesinin hemen ardından gelen sahnede Eva'nın hamile olduğunu ve diğer anne adaylarıyla beraber bir soyunma odasında olduklarını görürüz. Eva etrafındaki hamile kadınlardan, hamileliğinden tiksinerek oradan uzaklaşır. Bu iki sahnenin ardarda gelmesiyle Kevin'ın gerçek hapishanesini gördükten sonra Eva'nın kendi psikolojik hapishanesini görürüz.

Filmde yönetmenlik stili olarak göze çarpan renk kullanımı, anlama ve olay örgüsüne hizmet etmiştir. Çoğunlukla sarı,kırmızı ve mavi tonlar kullanılmıştır. Yönetmen kırmızıyı Eva- Kevin arasındaki ilişkide (top,reçelli ekmek) ve suç-suçlama,kan ekseninde kullanmıştır, sarı rengi Eva'nın sembolleştirilmesinde [arabası,yumurta (kadın/doğurganlık)] kullanmış ve kırmızıyı bir çok defa sarının üzerinde göstererek Eva'nın suçlanmasını simgelemiştir. Mavi renk Kevin'ın odasıdır. Bütün bu renkler Kevin'ın bolca talim yaptığı hedef tahtasının halkalarını oluşturan renklerdir ve dıştan içe sırasıyla mavi,kırmızı ve sarı olarak dizilmiştir ve yönetmenin bu renk kullanımı anlama oldukça katkı sağlamıştır.

Filmin müzikleri incelendiğinde filme "uygun" olacak dramatik müziklerden kaçınılmış aksine ironik bir anlam kazandıracak hareketli "kendini iyi hisset" müzikleri kullanılmışıtır.

Senaryosunun kuvveti, görsel ve işitsel öğlerin anlama katıkısı ve oyuncu tercihleriyle "We Need to Talk About Kevin" oldukça iyi bir film.
 


Bu Eleştiriyi Paylaşın!