Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum
Film Eleştirisi, Sinema, Film eleştirileri, Film kritik, Film yorum


Battleship

Battleship
Yönetmen
Peter Berg
Senarist
Oyuncular
Taylor Kitsch
Rihanna
Liam Neeson
Tür
Aksiyon, Bilimkurgu, Gerilim
Yapım
130dk. Abd, 2012






Rahmetli Atıf Abi (Yılmaz), bir yönetmenin filminin galası çıkışında kendisine yöneltilen “Filmi nasıl buldunuz?” sorusuna cevaben mikrofonlara, “Emek var, tabii.” derdi. Bu, onun filmi pek de beğenmediğinin işaretiydi.
“Battleship”, günümüzde ve uzaydan gelen düşman fenomeni çerçevesinde gelişiyor. Bu üstün güçlere sahip yaratıklar, yine üstün güçlere sahip havada/karada/denizde aynı anda gidebilen “aletleriyle” bizim dünyalılara karşı savaş başlatıyorlar. Bizim dünyalılar deyince hemen tarifini yapalım: Amiralin fıstık kızı, onun önce sorumsuz sonra vatanını kurtaran sorumlu, yakışıklı nişanlısı ve devamı… Amerikan toplumu obezite ile savaşırken bu sırım gibi delikanlılar (hepsinin karnı “six pack”), terlemeyen, ciltleri kurumayan, makyajları akmayan kadınlar filmde bir aksiyondan öbür aksiyona koşuyorlar.
Aksiyon filminden istediğiniz her şeyi bu filmde bulabilirsiniz. Pek anladığım bir konu değil ama sanıyorum bir oyundan uyarlama imiş, “Battleship” (hatta filmin adı Türkçeye çevrilmeden gösterildi, demek ki herkes ne olduğunu biliyordu). Dolayısıyla oyunda yer alan imkansız hareketler bu filmde çok katmanlı kamera ile, teknolojinin geldiği son noktanın verdiği tüm imkanlarla birlikte kullanılmış. Ortaya bol sesli, bol görüntülü bir oyun mu desem, şölen mi desem bir “şey” çıkmış. Sinema sanatı nerede diye sorarsak, cevabı yok. Gişe filmi mi derseniz; evet, bir gişe filmi. Filmin maliyeti 209 milyon Amerikan doları, gişesi ise 303 milyon. Yönetmeni Peter Berg’ün bir sonraki filminin yarısının masrafını karşılamış, işte… Bunların akıllara ziyan paralar olduğunu düşünüyorsanız, düşünmeyin!

PETER BERG
Konusuna dair bir noktayı işaretlemek farz: Filmde bu uzaylı yaratıklarla mücadelede Japon deniz kuvvetleri ile birlikte savaşmak, hatta Perl Harbor limanından kalkan Amerikan ordusuna ait geminin komutasını Japon Amiral’e vermek gibi dokundurmaları gençler anlayamayabilir. Amerikan Deniz Kuvvetleri bu filmde Japonlardan özür mü dilemek istemiştir, diye düşünmek lazımdır. Şöyle ki, Aralık 1941’de Japon Deniz Kuvvetleri ve ona bağlı savaş uçakları Amerika’nın göbeğinde, Perl Harbor limanının güvenli koyunda duran deniz kuvvetlerine ait gemileri ani bir baskınla darma duman eder. Bunun sonucunda Amerika 2.335 asker ve 68 vatandaşını kaybeder. Maddi kayıplar da cabasıdır. Bu saldırı sonucu Amerika, zaten devam etmekte olan 2. Dünya Savaşı’na girmiş olur. Amerika’nın kendi evinde vurulması kaynakların dediğine göre, “uyuyan devi uyandırmıştır”. 1945 yılına kadar ne yapar eder, Atom’u bomba kıvamına getirir, “Enola Gay” isimli kalın karınlı uçağa yükler, gider ve Japonya’nın Nagasaki şehrine atar: Sonuç, en az 250.000 Japonun ölümü…
Hal böyle iken, 2012 yılında gösterime giren bu macera filminde Perl Harbor’un 1941’deki Japon saldırısından kurtulan emekli denizcileri filmde oynatıp, mekan olarak da gerçekten o yıllarda yara almış ve kızağa çekilmiş gemilerden birini seçip içinde Japonlarla uzaylı düşmana karşı kafa tutmak fikri tam da  Jean Baudrillard’ın içinde bulunduğumuz güncel durumu özetlediği gibi oluyor: “(…) Nesne, gösterge, ileti, ideoloji ve zevklere ilişkin her türlü sanal üretim ve aşırı üretim yollarını katettik. Şimdi her şey özgür, kartlar açıldı ve hep birlikte asıl sorunla karşı karşıyayız: Orji bitti, ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?”
Bu Hollywood yapımı aksiyon filmlerinin sunduğu toplum görüntüsü, ortak bir konuşma ve hayata bakış biçimine, derindeki farklılıkların gizlenmesine yarıyor. Herkesin eşit gözüktüğü bir düzlemdir, söz konusu olan. Perdeden empoze edilen bu akışkan hareket, karşısına engel çıkmayan bir harekettir. Gelecek kuşakların kendi yaşamını aydınlatıcı bir öykü gibi çocuklarına anlatamamasının ve onu dinleyenlerin kendisi için karakterinin gelişmediği hissine kapılmasının nedenlerinden biri bu ve benzeri filmlerin yüzünden olacaktır.
Peki, “Battleship”i nasıl buldum diye sorarsanız… Valla, emek var tabii.


Bu Eleştiriyi Paylaşın!