Birçok açıdan ironik biçimde güncel Türkiye atmosferi ile örtüşen Abluka, karanlık ve sisli atmosferi ile anlatmak istediklerini akılda kalıcı bir şekilde ifade ediyor.
Başından sonuna kadar kaotik bir atmosferde geçen, gerçekler ve sanrıların biribirine karıştığı bir hikayede, kıstırılmışlık ve yoğun baskı altında insanın geçirdiği psikolojik değişimi / dağılmayı etkileyici bir şekilde anlatıyor "Abluka"...
Polis tarafından kapatılmış, ablukaya alınmış bir mahallede, polis "suçluların" peşine düşüp evlere baskınlar düzenleyerek şüphelileri aramaktadır. Kadir (Mehmet Özgür) istihbarat örgütü tarafından muhbir olması şartıyla hapisten çıkarılarak bu mahalleye sokulur. Çöp toplayıcı olarak görünecek ama istihbarat toplayacaktır. Fazlasıyla ciddiye almaktadır işini Kadir. Polis ablukası altındaki bu mahallede Kadir'in kardeşi Ahmet'te (Berkay Ateş) yaşamaktadır. Belediyenin sokak köpeklerini tüfekle vurarak öldüren çalışanlarından biridir. Ahmet eşi tarafından terkedilmiştir ve psikolojik durumu Kadir'i kaygılandırmaktadır.
Sessizliğin hakim olduğu mahallede, abluka altında normalini kaybetmiş karakterlerle tanıştırıyor film bizi. Kimi zaman gerçekle hayal karmakarışık bir hal alıyor... Filmin kahramanları sadece mahallenin değil hayatlarının da abluka altına alınmış olması ile gerçekle bağlarını kaybediyorlar. Televizyondan izledikleri ile yaşadıkları arasındaki uçurum derinleştikçe ablukanın boyutlarını farkediyorlar, farkediyoruz...
Mahallelinin abluka altında yaşadığı şiddet ve baskı, medya tarafından abluka altındadır ve toplumun diğer kesimlerine ulaştırılmamaktadır... Birçok açıdan ironik biçimde güncel Türkiye atmosferi ile örtüşen Abluka, karanlık ve sisli atmosferi, sistemin dışına itilmiş profilleri ve vatandaş devlet ilişkisine bakışı ile bunu pekiştiriyor. Aslına bakarsanız filmin bu kadar etkileyici olmasının sebeplerinden biri de film atmosferinin güncel Türkiye ile olan bu sıkı benzerliği ve bu benzerliğin bizde yarattığı rahatsızlık hissi olduğunu söyleyebilirim.
Kadir rolünde bu yıl festivallerin ve vizyonun tanıdık siması Mehmet Özgür iyi bir oyunculuk çıkarmış. Öylesine rolüne girmiş ve içselleştirmişki içinizde Kadir'e karşı derin bir tiksinti ile salondan çıkıyorsunuz.
Ahmet rolünde Berkay Ateş'e gelince.. Söylenenlere ve övgülere çok fazla ekleyeceğim bir şey yok zaten... Hem bu yıl doğru düzgün yapılamasada Altın Koza Film Festivali hem Venedik zaten ödüllerle ona hakkını verdi. Ancak özellikle filmin daracık evde geçen sahnelerinde ışık gölge oyunları ile yaratılan kapana kısılmışlık hissini başarılı biçimde ortaya koyduğunu söylemeliyim... Daha çok izleyeceğimizi tahmin ediyorum Berkay Ateş'i. Ahmet'in ablukadan bir çıkış yolu / çıkış kapısı arayışını evin içinde yeni bir kapı açmaya çalışması ile metaforik olarak anlattığı sahneler ve onun aklını kaybettiren kapana kısılmışlığı, hem Berkay Ateş'in iyi oyunculuğu hem de iyi kotarılmış kurgu ve görüntü yönetimi ile birleşerek filmin zirve noktasını oluşturuyor.
Filmin senaryosunu da yazan yönetmen Emin Alper önceki filmi Tepenin Ardı'ndaki gerilim dolu sinemasal dilini bi aşama yukarı çekiyor ve hikaye anlatmadaki yeteneğini atmosfer yaratma ve görüntü yönetimi ile birleştiriyor...
Kaçırmayın. ...
Bu Eleştiriyi Paylaşın!